Duygusal yorgunluk kişinin kendisini duygusal anlamda tükenmiş, yorgun ve bitkin hissettiği ve aynı zamanda duygusal olarak aşırı hassaslaştığı bir durumu ifade eder. Duygusal yorgunluk genellikle kişinin hayatında çok yoğun olduğu, stresli ve gergin olaylara maruz kaldığı dönemlerin sonrasında ortaya çıkabilmektedir.
Duygusal yorgunluğun nedenleri kişiden kişiye çok farklı olabilmektedir. Stresli ve yoğun tempolu bir iş, ailevi sorunlar, kişinin kendisinde oluşan kaygılar, yaşadığı veya şahit olduğu travmatik deneyimler veya aşırı sorumluluk yüklenmek gibi faktörler kişide duygusal yorgunluğa yol açabilir.
Aynı zamanda etrafındaki bir kişiye duygusal anlamda destek olmak zorunda kalan bir kişide bir süreden sonra duygusal anlamda çok fazla yüke sahip olarak duygusal yorgunluk yaşayabilir. Örneğin sağlık çalışanları, öğretmenler, sosyal hizmet uzmanları, bakım veren kişiler vb. gibi bu duruma fazla maruz kalma ihtimalinde olabilirler.
Uzun zaman boyunca süren ve şiddeti yüksek olan duygusal yorgunluk kişinin hem zihinsel hem de fiziksel sağlığını da olumsuz yönde etkiler.
Duygusal Yorgunluğun Belirtileri Nelerdir?
Duygusal yorgunluk, insanların duygusal anlamda ve aynı zamanda buna bağlı olarak zihinsel olarak tükenmiş ve yorgun, bitkin hissettikleri bir durumu ifade eder. Fazla stres, kişisel sorumluluklar, arkadaş ve aile çevresindeki sorunlar, iş temposu gibi nedenlerle kişiden kişiye belirtileri değişebilmektedir. Genel olarak şöyle sıralayabiliriz:
Sürekli Olarak Yorgun Hissetmek
Duygusal yorgunluğun en sık rastlanılan belirtisidir. Kişi kendisini sürekli olarak yorgun, enerjisi bitmiş hissedebilmektedir. Kişinin kendisini sürekli yorgun hissetmesi duygusal dengesini bozabilmekte, olduğundan daha gergin, daha öfkeli, daha sakin veya daha sessiz vb. şeklinde duygusal dalgalanmalar yaşatabilmektedir.
Dikkat Dağınıklığı Problemleri
Duygusal yorgunluk yaşayan bir kişi kendisini günlük işlerine ve sorumluluklarına vermekte, dikkatini toplamakta veya dikkatini sürdürebilmekte güçlük yaşar. Gerek işte gerekse okul hayatlarında performanslarında ve verimliliklerinde düşmeler gözlemlenebilir.
Dikkatini toparlayamamanın yanı sıra kişi bazı sorumluluklarını, görevlerini, ödevlerini unutabilir. Hatırlamakta güçlük çekebilir. Aynı zamanda karar verme süreçlerini yavaşlatır. Kişi yaptığı işlerde daha çok hata yapabilme eğiliminde olur. Dikkat dağınıklığı ve konsantrasyon eksikliği kişinin veriminin düşmesine ve hataya eğilim göstermesine zemin hazırlar.
Duygusal Değişimler
Duygusal yorgunluk yaşayan kişiler duyguları konusunda daha hassas olabilirler. Ani tepkiler verebilir veya tepkisiz kalabilirler. Ruh halleri inişli çıkışlı olabilir ve tahammül seviyeleri biraz düşüktür. Aynı zamanda duygusal yorgunluk yaşayan birisinin empati yeteneği de azalacaktır. Empatinin azalması belki de anlaşılmazlıkların artmasına yol açacaktır. Bu şekilde kişinin sosyal ilişkiler zedelenebilir.
Empati Yoksunluğu
Duygusal yorgunluk yaşayan bir kişi etrafındaki kişilerin duygularını daha az anlama eğiliminde olur. İlgisizlik başlayabilir. Çünkü kişi kendisini zaten tükenmiş, yorgun ve bitkin hisseder. Böyle olduğu içinde diğer kişilerin duygusal ihtiyaçlarına duyarsız hale gelebilir.
Anlayışları ve sabırları azalmış olur. Çevresindeki kişilerin istek ve ihtiyaçlarına, düşüncelerine karşı daha az hoşgörü gösterebilirler. Duygusal yorgunluk kişinin empati yeteneğini azaltarak ilişkilerinde olumsuz etkiler bırakabilmektedir.
Duygusal Yorgunluğun Fiziksel Sağlığa Etkisi
Duygusal yorgunluk kişinin fiziksel sağlığını da etkilemektedir. Kişi öncelikle kendisini çok yorgun ve halsiz hisseder. Günlük aktivitelerini ve sorumluluklarını yerine getirmekte zorlanabilir. Aynı zamanda kişinin uyku problemleri yaşamasına da neden olabilmektedir. Kişinin ya daha çok uyuması ya da uykusuzluk yaşaması muhtemeldir. Yeterli uyku alınamadığında vücudun yorgunluğu da aynı oranda artar.
Duygusal yorgunluk kişinin gündelik yaşam tarzını ve alışkanlıklarını, rutinini olumsuz yönde etkiler. Bu nedenle, duygusal yorgunlukla başa çıkmak, fiziksel sağlığın korunabilmesi için çok önemlidir.
İştah Problemleri
İştah değişiklikleri kişide duygusal yorgunluğun etkisi olarak karşımıza çıkabilmektedir. Kişi duygusal anlamda yoğun bir stres altına girdiğinde kendisini rahatlatabilmek için bazı yiyeceklere başvurabilir. Vücut yoğun bir stresin altında olduğunda yüksek kalorili ve karbonhidrat içeriği yüksek olan yiyeceklere yönelme eğiliminde olur. Bu durumda kişinin iştahında artışla beraber bir kilo problemi görülebilmektedir.
Bazı kişiler ise duygusal olarak yoğun ve stresli bir döneme girdiklerinde tamamen iştahları kesilir. Kişi stres ve baskı altındayken veya yoğun duygusal problemlere maruz kalırken yemek yeme isteği azalabilir. Bu durum da uzun vadede kilo kaybına neden olabilmektedir.
Aynı zamanda duygusal yorgunluk, kişinin yeme alışkanlıklarını dengesiz hale getirebilir. Yemek düzenini bozarak bazı günler fazla yemek yiyebilirken bazı günler iştah kaybı yaşayabilir.
Performans Düşüklüğü
Duygusal yorgunluk kişinin iş veya okul performansında, yapılması gereken sorumluluklarında çok belirgin bir şekilde düşüşe neden olabilir. Kişi yapması gereken görevlere odaklanmakta ve tamamlamakta güçlük çeker.
Aynı zamanda duygusal yorgunluk kişinin motivasyonunu kaybetmesine de neden olabilir. Kişi motivasyon eksikliği ile yapması gereken işleri aksatabilir, duygusal yorgunluk ile beraber sorumluluklardan kaçınabilir.
Olumsuz Bakış Açısı
Duygusal yorgunluk kişinin olumsuz düşünce kalıplarına sahip olmasına neden olabilir. Duygusal yorgunluk yaşayan kişiler özellikle geleceğe dair karamsar bir bakış açısına sahip olabilirler. Herhangi bir olayı objektif olarak değerlendiremeyip kötü tarafından görebilirler.
Duygusal yorgunluk kişinin umutsuzluk yaşamasına neden olur. Yaşanılan duygusal zorlukların aşılamayacağına dair bir düşünce içerisinde olurlar. Kendisine dair olumsuz tarafları görme eğiliminde olur. Başarılarını küçümseyebilir veya herhangi bir şeyi başaramayacağını düşünebilir.
Duygusal yorgunluk kişinin kaygılı olmasına zemin hazırlar. Gelecekle veya o anla ilgili olumsuz senaryo kurabilirler. Bu senaryolar kişinin kendisini daha kötü hissetmesine neden olur. Duygusal yorgunluk kişinin iyi olan ruh halini olumsuz etkileyerek olumsuz bir bakış açısına sahip olmasını sağlar.
Psikolojik Problemler
Duygusal yorgunluğun uzun vadede kişinin psikolojisine olumsuz etkisi olacaktır. Duygusal yorgunluk kişiyi hem duygusal hem de zihinsel yönden yorduğu ve tükettiği için, aynı zamanda psikolojik ruh halini de olumsuz şekilde etkileyebilir.
Kişi kendisini yorgun ve bitkin hissettiği için bu durum uzun vadede depresyonu tetikleyebilir. Aynı zamanda kişinin o an ve geleceği ile ilgili taşıdığı karamsarlık ve endişe hali uzun vadede yine anksiyete belirtilerine dönüşebilmektedir.
Duygusal yorgunluk kişinin günlük hayatında daha çabuk sinirlenmesine veya yaşanan olaylara karşı daha tahammülsüz olmasına neden olabilir. Kişi böyle bir durumda küçük sorunlara bile büyük tepkiler verebilir.
Duygusal Yorgunluk Neden Olur?
Duygusal yorgunluk kişinin çok yoğun stresli ve duygusal dönemlerden sonra yaşadığı, kendisini hem duygusal hem de zihinsel yönden yorgun, halsiz ve tükenmiş hissettiği bir durumdur. Bu duruma neden olan bazı etmenler vardır. Nedenleri kişiden kişiye değişmekle beraber genel olarak şu şekilde sıralanabilir.
İş Stresi
İş hayatı çoğu kişinin hayatında önemli ve büyük bir yere sahiptir. İş içerisinde stresli durumlar, yoğun çalışma temposu, artan iş sorumlulukları, iş yerinde yaşanan iletişim problemleri vb. gibi durumlar duygusal yorgunluğa sebep olabilmektedir. Sürekli olarak iş yerinde sorunlar ile mücadele etmek, iş arkadaşları ve yöneticiler ile iletişimi dengede tutmaya çalışmak zamanla kişiyi duygusal anlamda yorabilir.
İş yerinde yaşanılan stresi özel hayata taşımak kişinin daha endişeli daha mutsuz ve daha yorgun hissetmesine de neden olabilmektedir. İş yerindeki stresin iş dışına da taşınması kişinin hem ailesiyle hem de arkadaşları ile olan iletişimini de olumsuz etkiler. İletişim kopukluğu yaşanmasına neden olur.
Aile Sorunları
Aile içerisinde yaşanan sorunların ve iletişim eksikliğinin duygusal yorgunluğa etkisi mevcuttur. Aile içerisinde oluşan sorunlar kişiler için stres ve huzursuzluk kaynağıdır. Bu sorunlar ile başa çıkmaya çalışmak kişiyi duygusal anlamda yorabilir ve tüketebilir. Bu sorunlar kişinin depresif ruh hali geliştirmesine neden olabilir. Özellikle uzun süren ve çözüme ulaşılamayan konuların devamlılığı kişinin daha karamsar ve umutsuz olmasına yol açabilmektedir.
Aynı zamanda aile içerisindeki sorunlar özellikle küçük yaştaki çocukların duygu durumunu olumsuz yönde etkilemektedir. Bu durumda ebeveynlerin duygusal yorgunluğun oluşmasına neden olabilmektedir.
İkili İlişkiler
İkili ilişkilerde yaşanan sorunlar ve çözülemeyen çatışmalar, kişinin sürekli olarak stres altında olmasına ve gergin hissetmesine neden olabilir. İlişkideki olası tartışmalar ve gerginlikler, kişinin hem zihinsel hem de duygusal enerjisinin tükenmesine yol açabilmektedir.
Aynı zamanda duygusal ilişkilerde kişilerin karşılıklı istek ve beklentileri karşılanmadığında kişi bir süre sonrasında duygusal tükenme yaşayabilmektedir. Bu durum kişinin ilişkiye olan bağlılığını zedeler.
Fazla Sorumluluk
Kişi kendisinin yanı sıra etrafındaki kişilerinde sorunlarını üstlendiğinde bir süre sonrasında bu sorunlar onu duygusal anlamda tüketmeye başlar. Başka kişilerin sorumlulukları, sorunları üzerinde sürekli olarak düşündükçe kişi kendi ihtiyaçlarına ayıracak enerji ve vakit bulamayabilir. Kendilerini, ailesini, arkadaşlarını ihmal edebilirler. Bu durumda zamanla sosyal anlamda yalnızlaşmaya daha karamsar olmaya ve beraberinde duygusal anlamda tükenmeye yol açar.
Aynı zamanda kişinin sürekli olarak bir başkasının beklentilerine ve ihtiyaçlarına göre hareket etmeye çalışması kendisine olan öz saygısını etkileyebilir. Bu da kişinin kendine güvenini kaybetmesine ve duygusal yorgunluğun artmasına neden olabilir.
Travmatik Olaylar
Kişinin kendisinin travma oluşturabilecek bir olay yaşaması veya yaşanan travmatik bir olaya maruz kalması duygusal yorgunluk oluşturabilir. Travmatik olaylar kişinin fazla strese maruz kalmasına ve duygusal olarak çok inişli çıkışlı duygular yaşamasına neden olabilir. Bu durum duygusal yorgunluğu tetikler.
Travmatik olaylar hem yaşayan hem de şahit olan kişinin psikolojik, duygusal ve fiziksel yönden çok büyük bir stres ve yoğun baskı altında hissetmesine yol açar ve bu durum da duygusal yorgunluğun gelişmesine katkıda bulunur.
Duygusal yorgunluk ile beraberinde kişi uyku bozuklukları, anksiyete, depresyon gibi diğer psikolojik rahatsızlıkları da geliştirebilmektedir. Kişi travma yaratan bir olayla o anda ve sonrasında başa çıkabilmek için yoğun bir çaba sarf eder. Bu yoğun çaba sonrası duygusal anlamda tükenmiş olabilmekte ve buna bağlı olarak duygusal yorgunluk yaşayabilmektedir.
Mükemmeliyetçilik
Kişinin kendisine karşı aşırı bir mükemmeliyetçilik ile yaklaşması ve kendisine karşı büyük hedefler büyük beklentiler koyması bir süre sonra duygusal yorgunluğa yol açabilir. Kişi bu bakış açısında kendisini sürekli strese sokar. Bu stres yönetilemediği takdirde duygusal anlamda kişiyi tüketebilir. Mükemmeliyetçi olan bir kişi kendisini sürekli olumsuz ve sert şekilde eleştirebilir. Başarıları görmezden gelerek neden daha iyisi olmadı diye kendisine negatif yönde yüklenebilir. Bu durum aynı zamanda yüksek kaygı içerisinde olmalarına neden olur.
Mükemmeliyetçi bir kişi kendisine ayırdığı vakitten kısarak kendilerine işe veya okullarına verip kendilerine özel alan bırakmayabilirler. Bu durumda sosyal anlamda izolasyona neden olabilir. Bu sosyal anlamda izolasyon kişinin daha karamsar olmasına yol açarak duygusal yorgunluğunu daha da arttırabilir.
Duygusal Yorgunluğun Hayatımıza Etkisi Nedir?
Duygusal yorgunluk, hayatın koşturmasında yoğun iş temposu, iş stresi, kişisel sorumluluklar ve görevler, aile ve arkadaşlık ilişkileri, ikili ilişkilerdeki zorluklar ve daha birçok unsurun etkisiyle ortaya çıkan kişinin hem duygusal anlamda hem de zihnen kendisini tükenmiş ve bitkin hissetmesidir.
Hem duygusal anlamda hem de zihnen kişinin yorgun hissetmesi gündelik hayatını olumsuz etkilemektedir. Kişi duygusal olarak bitkin, gergin, daha ani tepkiler veren, olumsuz bakış açısına sahip biri haline gelir.
Duygusal yorgunluk aynı zamanda fiziksel sağlığı da olumsuz yönde etkilemektedir. Fazla stresli dönemde kişi kendisini sıkmaktadır. Bu da beraberinde kas ağrılarını, kas tutulmalarını, baş ağrılarını tetikleyebilmektedir.
Duygusal yorgunluk günlük hayatta odaklanılması gereken iş ve sorumluluklarda dikkat dağınıklığı yaşanmasına neden olmaktadır. Duygusal yorgunluk kişinin kendisini sürekli olarak gergin ve stresli hissetmesine sebep olabilir. Uzun vadede bu durum, kişide anksiyete bozukluklarının, panik atağın veya depresyon durumunun ortaya çıkmasına veya artmasına yol açabilir. Kişi, gelecekte yaşayabileceği olumsuz olaylardan dolayı endişe duyma eğiliminde olabilir.
Kişi zamanla enerjisi tükendiğinde, kendisinde umutsuz, çaresiz veya depresif düşünceler geliştirebilir. Bu anlamda kişinin uzun vadede yaşayabileceği depresyon, kişinin yaşam kalitesini düşürebilir ve kişinin günlük işlevini olumsuz etkileyebilir.
Duygusal yorgunluk zamanla kişinin kendisine duyduğu güveninin de zedelenmesine yol açabilir. Sürekli olarak tükenmiş hissetmek bir süreden sonra kişinin kendisini değersiz veya diğer kişilere göre yetersiz görmesine neden olabilir. Bu durum kişinin öz saygısını kaybetmesine ve kendisine duyduğu güvenin azalmasına sebebiyet verir.
Duygusal yorgunluk yaşayan bir kişinin sosyal etkinliklere katılma isteğinde de azalma görülür. Kişiler kendilerini enerjisi tükenmiş hissettiğinde hem arkadaş çevresiyle hem de aileleriyle zaman geçirmekten uzak durabilirler. Bu durum kişinin sosyal anlamda izole olmasına ve kişinin yalnızlaşmasına yol açabilir.
Duygusal Yorgunluk Yaşayan Kişinin Özellikleri Nelerdir?
Duygusal yorgunluk, kişinin yoğun şekilde strese ve gergin olaylara maruz kalması sonucunda yaşadığı duygu durumudur. Bu duygu kişinin kendisini hem fiziksel hem duygusal hem de zihinsel olarak tükenmiş hissetmesine neden olabilir.
Kişi sürekli olarak yorgunluk ve halsizlik hissetmektedir. Kişi güne başlarken dahi kendisini enerjik hissedemez, enerji düşüklüğü yaşar.
Duygusal yorgunluk kişinin iştahında bazı değişiklikler yaşamasına da neden olur. Kişinin iştahı çok açık olabilir veya kapanabilir. İçinde bulunulan stres durumu kişinin yeme isteğini tetikleyebilir.
Yoğun bir stres ve gerginliğe maruz kalan bir kişi uyku problemlerini de beraberinde yaşayabilir. Kişi uykuya dalmakta güçlük çekebilir. Uykuya dalsa bile verimli bir uyku süreci geçiremez ve uyandığında kendisini fiziksel olarak da yorgun hissedebilmektedir.
Duygusal yorgunluk yaşayan kişi aynı zamanda ani duygu değişimleri de yaşamaktadır. Kişi aniden sinirlenebilir, ani ağlama krizleri yaşayabilir. Motivasyon eksikliği görülebilir.
Kişi duygusal olarak yorgun olduğu zamanlarda konsantrasyon problemlerini de sık sık yaşar. Dikkatini toplamakta güçlük çeker. Kolayca dikkati ve odağı dağılabilir.
Kişi kendisini sosyal aktivitelerden ve sosyal ortamlardan uzak tutmak isteyebilir. Çevresinden uzaklaşmalar görülebilir.
Duygusal Yorgunluk Yaşayan Birisine Karşı Nasıl Yaklaşılmalıdır?
Duygusal yorgunluk yaşayan birisine karşı en başta anlayışlı ve sabırlı olunması gerekir. Kişinin duygusal ihtiyaçlarına saygı duymak ve ihtiyaç duydukları zaman yanlarında olmak ve destek sağlamak önemlidir.
Duygusal yorgunluk yaşayan bir kişiyle iletişim kurarken onun duygusal değişimlerini ve yorgunluklarını anlamak ve empati ile yaklaşmak gerekir. İyi bir dinleyici olup iletişim kurarken gerçekten açık ve samimi bir dil kullanılmalıdır.
Duygusal yorgunluk yaşayan kişinin duygusal durumunu ve değişkenliğini daha iyi anlayabilmek için sorular sorulabilir. Bu sorular duygusal yorgunluk yaşayan kişiyi rahatsız edici boyutta olmamalıdır. Konuşmaya ve duygularını paylaşmaya teşvik edecek şekilde sorular olmalıdır. Çünkü karşı tarafı dinlemek, kişinin içerisinde bulunduğu süreci ve duyguları rahat ifade edebilmesine fırsat tanır. Söylenilen şeylere büyük tepki vermek yerine daha sakin ve sessiz kalmak, karşı tarafı anlamaya çalışmak, gerektiğinde ve karşı taraf istediğinde yorum yapmak duygusal yorgunluk yaşayan kişinin kendisine karşı ilgiyle yaklaşıldığını hissettirir.
Duygusal yorgunluk yaşayan kişiye karşı pek fazla eleştiri yapmayın. Çünkü kişi bu dönemde kendisine karşı fazla eleştirel olabilir. Ona karşı daha fazla olumsuzluk üzerinden eleştiri yapmak yerine, olumlu taraflara dikkat çekerek pozitif yönde destek olunmalıdır.
Yardımcı olmak istenildiğini belirtirken kırıcı şekilde değil nazik ve ılımlı bir yaklaşım tarzı ile yaklaşılmalıdır. Duygusal sınırlar önemlidir. Duygusal yorgunluk yaşayan bir kişi eğer ki konuşmak istemiyorsa bu konuda ısrarcı olunmamalıdır. Saygı duyulmalıdır. Ulaşılabilir olmak ve duygusal yorgunluk yaşayan kişinin sizin orada desteğe hazır olan birisinin olduğunu bilmesi ona kendisini güvende hissettirir.
Duygusal yorgunluk yaşayan kişinin yaşam standartları çok düşüyor ve engel olunamıyorsa profesyonel bir destek alınması konusunda yönlendirici olunmalıdır. Ancak her kişinin istekleri ve ihtiyaçları farklılaşabilir. Bu nedenle kişinin ihtiyaç ve isteklerine göre yaklaşmak en sağlıklı yoludur.
Duygusal Yorgunluk ile Başa Çıkmanın Yolları
Farkındalık
Duygusal yorgunluk ile başa çıkabilmek için atılabilecek ilk adım, duygusal yorgunluğun ne olduğunu ve kişinin kendisinde nasıl ortaya çıktığını anlaması gerekir. Duygusal yorgunluğun, kişinin hayatında sürekli maruz kaldığı stres, karşılaştığı duygusal zorluklar ve aşırı sorumluluk yüklenme vb. gibi durumlar sonucu ortaya çıktığını bilmek, kişinin kendisini daha iyi tanımasına yardımcı olur.
Duygusal yorgunluğun neden ortaya çıktığını düşünmek ve bu durumun tetikleyici etkileri üzerinde daha fazla farkındalık kazanmak, bu sorunun üstesinden gelmeye yardımcı olabilir.
Geliştirilen bu farkındalık kişinin duygusal anlamda vereceği tepkileri daha dengede tutmasına fayda sağlayabilir. Bu denge kişinin verdiği aşırı tepkilerden kaçmayı ve daha sakin, dengeli bir şekilde duygusal zorluklarla başa çıkabilmeyi beraberinde getirir. Farkında olan bir kişi kendisine zarar verebilecek yüklerden daha rahat kaçınabilir. Ya da bu durumlarda daha az tepkiler verir. Bu durum kişinin özellikle yoğun stresli ve kendisini zorlayan durumlarla karşılaştığında olaylara ve etrafına karşı hatta kendisine karşı daha soğukkanlı ve kendi kontrolü elinde bir şekilde tepkiler verme becerisi kazandırır.
Farkına varan bir kişi aynı zamanda kendisinde oluşturduğu olumsuz düşünce kalıplarını daha rahat şekilde olumluya çevirmek için uğraşır.
Kişisel Zaman
Kişinin kendisine zaman ayırabilmesi, dışarıdaki stresten ve sorumluluklardan biraz uzaklaşabilmesi duygusal yorgunluğun etkilerini azaltabilecek bir yöntemdir. Kişinin kendisine zaman ayırması hem fiziksel ve hem de zihinsel yönden enerjinin toplanmasına yardımcı olur. Bu dinlenme süreci, duygusal tükenmişliği hafifletebilir.
Kişinin kendisiyle vakit geçirmesi gün içerisinde maruz kaldığı stresin azalmasına yardımcı olur. Bu süreç kişinin maruz kaldığı stresten uzaklaşması ve rahatlayabilmesi, aynı zamanda duygusal yorgunluğun da belirtilerini azaltmaya yardımcı olabilmesi için gereklidir.
Kendisine vakit ayırabilen bir kişi beraberinde kendi kişisel gelişimi içinde vakit ayırmış olur. Kişinin kendisini daha iyi anlaması, hobileri konusunda geliştirmesi, yeni hobiler edinmesi duygusal değişimlerle ve yorgunluğuyla başa çıkmada etkili olmaktadır.
Kendisine ayırdığı vakit içerisinde kişi öz bakım alışkanlıklarını da pekiştirir. Bu öz bakım alışkanlıkları kişinin kendisini daha iyi hissetmesini sağlar.
Uyku Düzeni
Uyku, vücudun dinlenebilmesi ve yeterli enerjiyi toplayabilmesi için çok önemlidir. Düzenli uyku saatlerine sahip olmak ve yeteri kadar uykuyu alabilmek duygusal yorgunluğun etkilerini azaltmaya yardımcı olur. Kaliteli bir uyku kişinin gün içerisinde maruz kaldığı stresin etkilerini de azaltmaya yardımcı olur.
Uykusuzluk kişinin duygusal iniş ve çıkışlarını ya da duygusal açıdan karar verme becerini zaman zaman olumsuz etkileyebilir. Kişinin iyi bir uyku düzenine sahip olması kişinin daha sabit bir duygusal durum yaşamasını sağlayabilmektedir.
Duygusal yorgunluğun etkilerini azaltabilmek için ve bu durumu önleyebilmek için iyi bir uyku düzeni oluşturmak önemli bir konudur. Uyku, kişinin hem fiziksel hem de zihinsel sağlığını destekler ve kişinin duygusal dengesinin korunmasına yardımcı olur.
Stres Yönetimi
Duygusal yorgunluğa neden olan en büyük etmenlerden birisi strestir. Stresi azaltabilmek ve yönetebilmek duygusal yorgunluğun etkilerini de yönetebilmeyi sağlar. Hatta duygusal yorgunluk etkilerini azaltır.
Stres yönetimi becerisi kazanmak kişinin gün içerisinde maruz kaldığı veya kalacağı stresin yönetilebilmesini de sağlar. Bu durum kişinin duygusal dengesini koruyabilmesine yardımcı olur. Stresli durumlarla daha iyi başa çıkabilme becerisi geliştirmek yaşanacak duygusal yorgunluğun etkilerini hafifletebilir.
Aynı zamanda stres yönetimi becerisi kişinin sahip olacağı olumsuz düşünce kalıplarını tanımasına ve olumlu bakış açısına odaklanmayı sağlar. Olumlu bakış açısını alışkanlık haline getirebilmek duygusal yorgunluğun etkilerini azaltabilir.
Çevre Desteği
Duygusal yorgunluk yaşayan bir kişinin hislerini, düşüncelerini veya yaşadıklarını ailesi veya arkadaşları ile paylaşması duygusal olarak hafiflemesine yardımcı olabilir. Duyguları dile getirmek yaşanılan stresin etkilerinin azalmasına fayda sağlar. Kişinin ailesinin, arkadaşlarının yanında olduğu hissetmesi yaşadığı yetersizlik duygusunun önüne geçebilir. Kişi kendisini daha huzurlu ve sevgi dolu hissedebilir.
Kişisel Sınırlar
Kişinin kendi sınırlarını belirleyebilmesi ve gerektiği noktalarda hayır diyebilmesi üzerine fazla sorumluluk ve stres almasının önüne geçecektir. Kişi iş, okul veya özel hayatı ile beraber iç içe geçmiş bir hayatta çok fazla strese ve sorumluluğa maruz kalabilir. Bu sınırlar aradaki dengeyi korumak kişinin daha az stres faktörüne maruz kalmasına yardımcı olur.
Aynı zamanda kişisel sınırların belirlenmesi, fazla yük almayı önler. Bu durum kişinin kendisine daha rahat vakit ayırabilmesini sağlar. Kişinin aşırı çalışma veya başkalarının sorumluluğunu da üzerine alma durumunu önleyebilir.
Duygusal Yorgunluk Önlenebilir Mi?
Duygusal yorgunluğun önlenebilmesi için kişinin bu konuda çaba göstermesi gerekmektedir. Hepimiz gün içerisinde çeşitli stres faktörlerine maruz kalabilmekteyiz. Bu stresin yarattığı baskı zamanla duygusal anlamda bizi zorlayabilir ve yorabilir.
Ancak bu zorluklar ve duygusal yorgunluk ile başa çıkabilmek ve bu durumu yönetilmek mümkündür. Duygusal yorgunluğun önlenebilmesinin en baş koşulu kişinin kendi hem fiziksel hem de zihinsel sağlığına dikkat etmesidir.
Stres başlı başına bir duygusal yorgunluk sebebidir. Kişinin hayatındaki stres faktörlerini yönetebilmeyi öğrenmesi stresle başa çıkabilmesi duygusal yorgunluk durumu ile başa çıkmada da önemli bir noktadır.
Stres yönetimi ile beraber kişinin kendisine özel alan ayırması dış etkenlerden biraz da olsa uzaklaşabileceği sınırlar çizmesi duygusal yorgunluğun etkilerini azaltabilmek için etkili bir yöntem olacaktır.
Stres ile başa çıkma stratejileri üzerinden çalışmak ve geliştirmek gerekir. Çünkü duygusal yorgunluk yoğun stres dönemlerinde ortaya çıkmaktadır. Düzenli bir rutin oluşturmak önemlidir. Düzenli uyku, düzenli egzersiz, düzenli beslenme alışkanlıkları kişinin duygusal sağlığını pozitif yönde etkilemektedir.
Sosyal ilişkilerin desteklenmesi, aile ve arkadaş ortamına aktif katılım da kişinin yaşadığı duygusal yorgunluğu hafifletebilir ve kişinin stresini azaltabilir. İş hayatı ile özel hayat arasında denge kurulması çok önemlidir. Duygusal yüklerin taşınmaması kişinin duygusal yorgunluk yaşamamasına yardımcı olacaktır.
Duygusal Yorgunlukta Bilişsel Davranışçı Terapi
Duygusal yorgunluk kişinin hayatındaki karmaşıklıkta ve günlük maruz kaldığı stresin sonucunda ortaya çıkan bir duygusal durumdur. Bu duygusal durum kişinin pozitif enerjisini düşüren hem zihinsel ve hem duygusal hem de fiziksel olumsuz etkiler bırakabilen bir durumdur. Bilişsel davranışçı terapi bu noktada duygusal yorgunluk konusunda uygulanan etkili bir terapi yöntemidir.
Bilişsel davranışçı terapi kişinin sahip olduğu düşünce kalıplarını ve verdiği duygusal tepkileri anlayabilmesine, fark edebilmesine ve bunları yönetebilme becerisine yardımcı olan bir terapi yöntemidir.
Terapi yönteminde ilk adım kişinin yaşadığı duygusal yorgunluğun farkına varması, anlaması ve bunu hayatında tanımlayabilmesidir. Burada duygusal yorgunluğun altında yatan nedenler irdelenir. Ne zaman, hangi durumlarda tetiklendiğini belirlemek önemlidir.
Bilişsel davranışçı terapi kişinin duygusal yorgunluk yaşamasına neden olan ve bu yorgunluğunu arttıran düşünce kalıplarını inceler. Ve bu düşünce kalıplarının kişi tarafından fark edilmesini sağlar. Bu düşünce kalıpları eğer ki olumsuzsa kişide duygusal yorgunluğu arttıracak geleceğe dair karamsarlık, umutsuzluk veya çaresizlik gibi durumları tetikleyebilir. Bilişsel davranışçı terapi bunun olumlu bakış açısına dönüştürmeyi amaçlar. Aynı zamanda bilişsel davranışçı terapi kişinin duygusal tepkilerini daha sağlıklı şekilde yönetebilmesine fayda sağlar. Bu sağlıklı yönetebilme becerisi duygusal yorgunluk ile başa çıkabilme de önemli bir unsurdur.
Bilişsel davranışçı terapi aynı zamanda kişinin yaşadığı stresi yönetebilmesi için stres yönetimi becerilerini geliştirmesine olanak tanır. Kişinin yaşadığı problemleri çözme stratejisi geliştirmesine yardım eder ve yaşadığı duygusal dengesizliği koruyabilmesi için çeşitli yöntemler geliştirir. Böylelikle kişi, yaşadığı veya yaşayacağı duygusal yorgunlukla başa çıkabilme konusunda daha güçlü bir duygusal dayanıklılık geliştirme şansı elde etmiş olur.
Psikolog Enes Dinçer, Eskişehir’de kendi özel psikoterapi merkezinde danışanları için özel terapi hizmeti vermektedir.